İnsan güzelliğinin uçurumundayım
Onda taşırım bana taşıttırmadıklarını
İnsanlara huzur vermeyeni mızrakla kovarız karşımızdan
Bizi dürteni kılıçla vururuz.
Başlattıkları kinle, kinin ve nefretin şiddetiyle dolarız
Üstüne, çıkarız gömülmenin illetiyle.
Kılıçlarımız bizden ve onlardandı
Oyuncaklarımız ellerimizde yanardı
Giysilerimiz bizden ve onlardandı
Umutla yeşillendi ağaçlar ve boy verdi
Yok, kavime bir şey öğretmedi yok, şimdi
Bedenimizi hasta zayıf düşürür ve ben inleyene kadar
Yok, üstümüze kimseyi meçhul kılmazlar yok, şimdi
Cahil olana meçhul oluruz cahilliğimizle
İzimizin üstünde beyazlığın güzelliği
Bilmece sorarız kolaylaşan ve paylaştırana
Bu yakılan ağıtlara bir söz alır bizi
Oysa bilginler kitaplarda görmüş
Beyazlık ve atlar matem elbisesi giyerek
Ve kararlı olanların sınırında yürüyerek
Oysa huzur vermedi gönül rahatlığıyla yürümelerine
İçerek dinginleşeni vurur gibi
Cetlerini keser ve ilan eder; kanıtla
Ağıtlarımızı göstererek, oysa bizi engelleyerek…
Şimdi gibi kılıçlar keskin ince
Hepimizi uçurur insanlarda
Köpüklü gül suyunu içeriz
Bizim dışımızdakiler çamur ve keder…
(Çeviren: Metin Fındıkçı)